Güzel Ama İşe Yaramaz Satranç Taşı
Güçlü ve zayıf kareler satranç stratejisinin temel taşlarıdır. Zayıf karelerin oldukça basit bir tanımı vardır: Piyonlarla korunamayan herhangi bir kareye zayıf kare denir. Rakip hatlardaki zayıf kareler bize, taşlarımızı yerleştirmek için ideal konumlar sağlamaktadır.
Dolayısıyla rakiplerimizin zayıf kareleri, bizim güçlü karelerimiz olacaktır!
Böyle güçlü karelere konuşlandırılan taşlar genellikle atlardır. Eminim siz de kendi maçlarınızdan düzinelerce böyle örnek hatırlayacaksınız.
Yakın zaman önce oynanan Sinquefield Kupası'nın kazananı Maxime Vachier-Lagrave, böyle bir ata dair ders kitaplarına geçecek bir örnek ortaya koydu.
Fotoğraf: Maria Emelianova.
Siyahlar aşağı yukarı açılıştan çıkarken zaten mahvolmuş durumdaydı! Dolayısıyla buradan çıkan mesaj basit -- taşlarınızı güçlü karelere yerleştirip, rakiplerinizi darmadağın edin. Değil mi? Ama hep öyle olmak zorunda değil.
Aşağıdaki örneğe bir göz atın:
Oldukça güzel biçimde d4'te konuşlanmış olan at, siyahlar maçı terk edene kadar maçın çoğunu orada geçirdi. Büyük Usta Larsen'in bu konudaki yorumu pek çok öğretici mesaj taşıyor. Oldukça basit bir soru sormak istiyordu: O at, maç boyunca d4'te ne yapıyordu?
Benzer bir hikayenin fillerle de karşımıza çıkması mümkün. Lasker'in rakibini tam ortadan ikiye bölen ünlü Fe3'ünü kim unutabilir ki?
Şimdi de bir sonraki maçta d4'te duran fil ile kıyaslayın. Evet, e3-e3 hamlesiyle oradan kovulması mümkün, ama o zaman da bir o kadar güçlü c3 karesine yerleşecek. Ama siyah adına oldukça hayal kırıcı bir sonuç ortaya çıkıyor:
Bu arada belirtelim, geçmiş dünya şampiyonu Boris Spassky de benzer bir yanlış kanıya düşmüştü. Filini g2'den, oldukça güçlü bir kare olan c6'ya taşımak için epey zaman harcamıştı. Sonuç olarak c6'daki fil tamamen oyun dışında kaldı ve şah savunmasız kaldı:
Dünya şampiyonu karşısındaki son maçında Karjakin'in de buna benzer bir "güçlü" atı c3 karesine konuşlanmıştı. Onun için üzücü bir şekilde, şah kanadı tamamen çöküşteyken, o güzelim at maçın sonuna kadar aynı yerinde çaresiz şekilde beklemeye devam etti.
Güzel gözüken taşların bazen önemli bir silah olmak yerine büyük bir zayıflık ve dolayısıyla da tehlike oluşturmasının sırrını çözdüğünüze eminim. Bu makalenin iki maçındaki Ad5 ve Ad4 taşlarını birbirine kıyaslayın. İlk maçta MVL'nin Ad5'i maç boyunca yorulmadan çalışırken, ikinci maçta Donner'in Ad4'ü tamamen etkisizdi.
Bu makalede örneklerini gördüğümüz"güzel ama işe yaramaz" taşların her birine dair benzer şeyler söylenebilir.
Dolayısıyla bir dahaki sefere taşlarınızı güçlü olduğunu düşündüğünüz bir kareye yerleştirirken, kendinize şunu sorun: "O taş orada ne iş yapacak? O taş benim ana stratejik planıma nasıl bir katkı sağlayacak?"